bugün

entry'ler (3596)

dünya çeviri günü

Eski Ahit'i Latinceye çeviren, çevirmenlerin koruyucu azizi Jerome’un günü.

30 eylül

bu sene kutlamaları sönük kalan, ben dahil tanıdığım pek çok çevirmenin evde çalışarak geçirdiği dünya çeviri günüdür. kutlu olsun, emekler karşılığını bulsun.

özlediğiniz kişi şu an başkasıyla uyuyor

birden sol frame'de görünce insanın içini sızlatan gerçektir. ben onun kokusunu özlerken, o başka birinin kokusunu içine çekiyor......

teşekkürler sözlük, yüreğimi burktun gece gece.

düşün ki o bunu okuyor

umarım gecenin bir köründe birden aklına düşerim, ne yaptığımı merak edersin. sonra gelip bunu bulursun. o zaman şunları söylemek isterdim sana: "beni merak etme, iyiyim; ama seni çok özledim."

edit: koskoca altıncı nesil de sizin yüzünüzden tanımsız entry giriyor yahu. tövbeler olsun.
neyse... diyelim ki "sözlük yazarlarının umutsuz feryadı"

artık aşık olamayacakmış gibi hissetmek

hayal kırıklıklarının, acıların, sancıların, sönen umutların, soldurulan hayallerin ardından oluşan his.

benim için ise, yediğim kazıklar ertesinde ulaştığım hal... âşık olduğum adam, "ben iyi değilim, hem de nereye doğru gidiyoruz bilmiyorum, biraz düşüneyim" dediğinde ve sonra "Tatilden dönünce görüşürüz, hem ben o kadar adi değilim, yüz yüze vedalaşırım" diye eklediğinde, ben de buna inanıp mal gibi iki ay bekledim... O adamın aynı ortamda olduğum başka bir kıza vantuz gibi yapıştığı fotoğrafı kızın instagramında gördüğümde ise aşk yerini bu hisse bıraktı. teşekkürler türkiye.

sabah erken kalkıp ders çalışmak

lafta kolay, pratikte kasan eylem.
az büyüyünce, hele de freelancer olunca, sabahlamayı bünyeniz kaldırmadığı zamanlarda sabah erken kalkar bitiririm diyebiliyor ve sonra asla kalkamıyorsunuz.
ama becerilebilirse saat 5-9 arası epey verimli çalışılabiliyor. denedim oldu.

turgut uyar

iyi ki hayatımıza değmiş olan güzel adam.
içimden dizeler geçiyor bugün, göğe bakma durağını arıyorum. iyi ki sarıldık şiirlerine.

lyanna mormont

umut veren, cesaretimi tazeleyen game of thrones karakteri.

geçen sezon "annenin güzelliğini taşıyorsun" diyerek yağ yakmaya çalışan Jon Snow'a "annem güzel değildi ama abin Robb için savaşırken öldü" dediğinde zaten hayran kalmıştım. bu sezon da "ben örgü örerken erkeklerin benim için savaşmasını kabul edemem" minvalinde konuştuğunda içimdeki feminist halay çekmeye başladı. Lafı gediğine oturttuğu anlar kalp ben.

ama kendisini sevmeye korkuyorum, çünkü kimi sevsek ölüyor.

görsel

gülsüm elvan

sözlükte hakkında yazılanları okudukça, sözlükten niye kaçtığımı bir kez daha hatırladığım anne. vicdanınız körelmiş, kararmış, çirkinleşmiş.

"Berkin’in eve getiremediği ekmeği Nuriye ve Semih de yiyemiyor" diyen Gülsüm anneyi, bugün açlık grevi için ses çıkarırken ters kelepçeyle alıp götürdüler. keşke utanacak yüzünüz olsa, ama yok.

türk silahlı kuvvetleri yönetime el koymuştur

Darbelerin gölgesindeki bir ülkede büyümüş, darbeler yüzünden acı çekmiş bir bireyin duyduğu anda gerilmesine sebep olan cümledir.
Bu ülkede her şey espri malzemesi yapılıyor; oysa daha önce yaşanan ve yaşanması muhtemel olan acılar olabildiğince gerçek.

en kaliteli on birinci nesil yazarlar

Yıllar sonra sözlüğe giren bir altıncı nesil yazarın "ben kimim ve burası neresi" şaşkınlığına sebep olan yazarlardır. Ben yokken on bir nesil mi oldunuz? Vay be.

karagül

finale yaklaştıkça tek tek karakterleri öldürmeyi tercih etmiş fox dizisi. insana türk dizilerinden neden hoşlanmadığını hatırlatıyor.

haftalar sonra televizyonda denk gelip, temel kitlenin yarısının olmadığını farkettim: baran'ın annesi yok, baran'ın sevdiği kızın ana babası yok, kendal'ın iki oğlu yok (gerçi büyük olan hastanedeymiş de, onu da öldürürler), özlem ile melek yok... resmen katlede katlede finale gitmişler. canlarım, mutlu son diye bir şey de var değil mi?

neyse, sonu hayır olsun.

hayat

her dinleyişte yeniden hak verilen, göz dolduran, bir yandan da siz öyle çaresizken elinizden tutan mor ve ötesi güzelliği.

"ve hayat her şey yolundayken dur dedi artık."

saturdox

Documentarist'inDepo istanbul'la birlikte düzenlediği belgesel buluşmalarıdır.
bu sene 6. kez düzenlenmektedir.

angela merkel in atatürk ü tanımaması

tamamen paranoyak sözlük hurafesidir.
merkel, telefonu göstererek başka bir çocuğa "tanıyor musun" diye sormuştur; kendi tanımadığından değil Berlin'deki Türk çocuklarının ülkelerinden ne kadar haberdar olduğunu görmek için.

bunu "Merkel Atatürk'ü tanımıyor" diye yorumlamak da ancak yandaş gazetelerde ve bu sözlükte olur.

bütün şarkıları güzel olan gruplar

(bkz: mor ve ötesi)
dinledikçe eskimeyen gruplardır.

her kadın potansiyel orospudur

sözlük yazarlarının nefret ettikleri başlıklardan sadece biridir.
cinsiyetçiliğiniz yerin dibine batsın.

en yakındaki kitabın yazarı

muhtemelen okumakta olduğunuz kitabın yazarıdır.

(bkz: michael ende)
(bkz: momo)

ped alırken utanan kadın

toplum tarafından utanmaya alıştırılan kadındır.

ilk regl olduğu zaman annesi tarafından suratına bir tokat indirilen kadındır.
oğlan çocuğu sünnet olduğu zaman "erkek oldu" diye davul zurna; kız çocuğu regl gördüğü zaman "kadın oldu" diye dayak.
öğrenilmesi, anlatılması, hazır olunması gereken bir süreç olduğu halde, üzerine hiç konuşulmayan doğal bir olgudan utanmak da Türkiyeli kadınların yazgısında varmış demek. Bu yazgı değişecek ama; utana utana nefes almaktan utanır hale getirdiler bizi. Yeter.

ekleme: (bkz: ilk kez regl olan kızın tokat yemesi)

the avengers age of ultron

koskoca sinemada tek bağımsız yetişkin olup, 5-15 yaş arası bir grup oğlan çocuğuyla izlemek zorunda kalmazsanız, şahane film.
espriler, göndermeler, gülümsetmeler arası macera.